
Çekmeköy escort Zehra, Çekmeköy’ün Kirazlıdere Mahallesi’nde, yokuşlu bir sokakta, eski bir gecekondu evinde yaşıyordu. Ev, arka bahçeye açılan dar bir mutfak kapısı ve bir kırmızı plastik kovayla hatırlanırdı mahallede. O kova, Zehra’nın temizlik yaptığı evlerde taşıdığı tek sabit eşyaydı. İçinde deterjan, bez ve bazen birkaç hayal olurdu.
Zehra 51 yaşındaydı. Gençken İstanbul’a büyük hayallerle gelmemişti; sadece kaçmak istemişti. Kaçtığı şey neydi tam hatırlamıyordu artık. Belki yoksulluk, belki de herkesin kendi adına karar verdiği bir hayattı. Ama şehir, sığınak değil sınav olmuştu.
Çekmeköy escort Zamanla birçok evde çalıştı, birçok yabancı yüz gördü, ama neredeyse hiç kimse onun adını öğrenmedi. Ona genelde “abla” ya da “temizlikçi” dendi. Sessizliği zamanla alışkanlığa, alışkanlıkları hayatta kalma becerisine dönüştürdü. Akşamları eve döndüğünde çayını içer, televizyonun karşısında uyuyakalırdı. Kimse aramaz, o da kimseyi aramazdı.
Bahçedeki Kitaplık
Bir sabah, çalıştığı evin sahibesi yeni doğum yapmıştı. Evin ortasında oyuncaklar, mama kapları ve çocuk sesleri arasında, Zehra kendini bir yabancı gibi hissetmişti. İşini bitirip tam çıkacakken, salonda yere düşmüş bir kitap dikkatini çekti. Eğildi, aldı. Arka kapağını okudu. Romanı tanımıyordu ama bir cümleye takıldı:
“Bir kadının sustuğu yerde, dünya da susar.”
Kitabı çantasına koymadı, masaya bıraktı ama cümle içini oydu. O akşam eve döndüğünde, bahçeye oturduğu sandalyenin arkasına eski bir raf dayadı. Küçük bir tabela astı: “Al, oku, geri getir. Ya da sadece bırak.”
İlk kitapları komşu çocuklarından geldi. Sonra birkaç kadın daha kitap bıraktı. Zehra her sabah kırmızı kovasını alırken rafın önünden geçiyor, bazen bir kitap alıp çantasına koyuyordu. Temizliğe giderken, hayatı da kelimelerle silmeye başlamıştı.
Bir yanıt yazın