
Şile escort sularını her sabah maviye boyayan o dalgalar, Elvan için hep aynı duyguyu taşırdı: hem huzur, hem de acı. Yirmi iki yaşındaki genç kadın, sahilin soğuk taşlarına oturup denizi izlerken içindeki fırtınayı susturmaya çalışıyordu. Yaşamının ağır yükü omuzlarına çökmüş, gençliğinin kırılganlığı yıllar içinde sertleşmişti. Şile escort gelişinin üzerinden yalnızca altı ay geçmişti ama sanki yıllardır burada, rüzgârın savurduğu bir kum tanesi gibi savruluyordu.
Elvan’ın hayatı hiçbir zaman kolay olmamıştı. İstanbul’un arka sokaklarında büyümüş, ailesinden sevgi yerine kavga görmüş, okulunu yarıda bırakmak zorunda kalmıştı. Genç yaşında üst üste gelen çaresizlikler onu ateşli istemediği bir hayata itmişti. Ücretini dahi doğru düzgün alamadığı, kimi zaman tehdit edildiği, kimi zaman korkuyla uyuduğu bir hayatın içine sıkışmıştı. Bu nedenle İstanbul’un merkezinden uzaklaşıp Şile escort gelmek, ona göre bir kaçış değil; belki de yeniden başlama ihtimaliydi.
Fakat yaşam mücadelesi burada da peşini bırakmamıştı. Borçları hâlâ duruyordu, kalacak yeri sınırlıydı ve yaptığı işten kopmak istediğinde karşılaştığı baskılar onu tedirgin ediyordu. Şile vip escort yüzüne acıyan değil, anlayan bakışlar görüyordu.
Bir akşam sahilde otururken yaşlı bir kadın ona yaklaşmıştı. Esnaf Hacer teyze… Sahilde küçük bir çay bahçesi işletiyordu. Elvan’ın yorgun yüzünü görünce, sebebini kondom sormadan sadece bir bardak çay uzatmıştı. “Üşürsün kızım, iç ısınırsın,” dedi. O küçücük cümle, Elvan’ın uzun zamandır hissetmediği bir şeyi hatırlatmıştı: birinin ona insan gibi yaklaşması.
Sonraki haftalarda Elvan, Hacer teyzenin çay bahçesine sık sık uğramaya başladı. Aralarında sert seven sessiz bir bağ oluşmuştu. Bir gün Hacer teyze, “Gel, iki tepsi taşı da bana yardım et,” dedi. Elvan şaşırdı. Çünkü o an ilk kez biri ona güvenmişti. O küçük yardım teklifinin ardından Elvan, çay bahçesinde zaman zaman çalışmaya başladı. Bu bir iş değildi aslında, daha çok nefes alma fırsatıydı.
Bir yanıt yazın